A'dan Z'ye Fobiler

akluofobi: karanlıktan korkma
akrofobi: yüksek yerlerden korkma
akustikofobi: belirli seslerden korkma
algofobi: acı çekmekten korkma
amatofobi: toz korkusu
amnezifobi: hafızasını kaybetmekten korkma
androfobi: adamlardan korkma
anemofobi: fırtına korkusu
antlofobi: sel korkusu
antropofobi: insanlardan korkma
apifobi: arılardan korkma
arakibutirofobi: yerfıstığı ezmesinin, yerken, damağa yapışmasından duyulan korku
araknofobi: örümceklerden korkma
aritmofobi: sayılardan korkma
asimetrifobi: simetrik olmayan şeylerden korkma
astenofobi: güçsüz olmaktan korkma
astrafobi: şimşek korkusu
ataksofobi: düzensizlikten korkma
atelofobi: mükemmel ol(a)mamaktan korkma
aviofobi: uçuş korkusu
ballistofobi: silahtan ya da mermilerden korkma
batofobi: derinlik korkusu, yüksek binaların yanından geçmekten korkma
batrakofobi: kurbağa, semender gibi çift yaşayışlı (amfibyen) hayvanlardan korkma
belonefobi: iğnelerden korkma
bibliyofobi: kitaplardan korkma
bromidrosifobi: vücut kokusundan korkma
brontofobi: gök gürültüsünden korkma
dentofobi: dişçiden korkma
dermatopatofobi: deri hastalıklarından korkma
eisoptrofobi: aynalardan korkma
elektrofobi: elektrikten korkma
emetofobi: kusmaktan korkma
entomofobi: böceklerden korkma
epistaksiyofobi: burun kanamasından korkma
eritrofobi: yüz kızarmasından duyulan korku
farmakofobi: ilaçlardan korkma
fazmofobi: hayaletlerden korkma
febrifobi: yüksek ateşten korkma
filofobi: sevmekten, aşık olmaktan korkma
fobofobi: korkmaktan korkma
fotofobi: ışıktan korkma
gametofobi: evlenmekten korkma
gefirofobi: köprülerden geçmekten korkma
gerontofobi: yaşlı insanlardan ya da yaşlanmaktan korkma
glossofobi: topluluk önünde konuşmaktan korkma
haptofobi: dokunulmaktan korkma
harpaksofobi: hırsızlardan ya da bir suçun kurbanı olmaktan korkma
helyofobi: Güneş'ten korkma
hematofobi: kan korkusu
herpetofobi: sürüngenlerden korkma
hidrofobi: sudan, yüzmekten ya da boğulmaktan korkma
higrofobi: nemden ya da yağmurdan korkma
hipegiyafobi: sorumluluktan korkma
hipnofobi: uyumaktan korkma
hipofobi: atlardan korkma
homiklofobi: sisten korkma
ihtiyofobi: balıklardan korkma
jinefobi: kadınlardan korkma
kakofobi: çirkinlikten, çirkin şeylerden korkma
kakorafiyafobi: başarısız olma korkusu
kanserofobi: kanser olmaktan korkma
kardiyofobi: kalp hastalığından korkma
karnofobi: etten korkma
katagelofobi: dalga geçilmekten korkma
kemofobi: kimyasal maddelerden korkma
keymafobi: kıştan ve soğuktan korkma
kimofobi: dalgalardan korkma
kinofobi: köpeklerden korkma
klimakofobi: merdivenden düşmekten ya da merdivenlerden korkma
klostrofobi: kapalı yer korkusu
koprofobi: dışkı korkusu
koulrofobi: palyaçolardan korkma
kremnofobi: yüksek yamaçlardan ya da uçurumlardan korkma
kriyofobi:buzdan ya da donmaktan korkma
kronomentrofobi: saatlerden korkma
ksantofobi: sarı renkten korkma
ksenofobi: yabancılardan korkma
ksilofobi: tahta şeylerden ya da ormanlardan korkma
limnofobi: göllerden korkma
litikafobi: davalardan ve mahkemelerden korkma
logofobi: belirli kelimelerden korkma
lökofobi: beyaz renkten korkma
manyofobi: delirmekten korkma
mastigofobi: cezalandırılmaktan korkma
mekanofobi: makinelerden korkma
melanofobi: siyah renkten korkma
mikrobiyofobi: mikroplardan korkma
mizofobi: kirlilikten korkma
monofobi: yalnızlıktan korkma
musofobi: farelerden korkma
nekrofobi: cesetten korkma
nelofobi: camdan korkma
niktofobi: geceden korkma
nozokomefobi: hastanelerden korkma
obesofobi: şişmanlamaktan korkma
ofidiyofobi: yılanlardan korkma
okofobi: taşıt araçlarından korkma
osmofobi: belirli kokulardan korkma
pantofobi: her şeyden korkma
papirofobi: kağıttan korkma
paraskavedekatriafobi: ayın on üçü ve cuma olan günden korkma
patofobi: hasta olmaktan korkma
pedofobi: çocuklardan korkma
peladofobi: kel insanlardan ya da kelleşmekten korkma
penyafobi: fakirlikten korkma
pirofobi: ateşten korkma
plakofobi: mezar taşlarından korkma
pogonofobi: sakaldan ya da sakallı kişilerden korkma
politikofobi: politikacılardan korkma
porfirofobi: mor renkten korkma
potamofobi: ırmaklardan ya da su akıntılarından korkma
potofobi: alkollü içeceklerden korkma
pteronofobi: kuştüyünden korkma
pupafobi: kuklalardan korkma
radyofobi: radyasyondan, X ışınlarından korkma.
ranidafobi: kurbağalardan korkma
selenofobi: Ay'dan korkma
siderofobi: yıldızlardan korkma
simetrofobi: simetriden korkma
skiofobi: gölgelerden korkma
sosyofobi: toplumdan, genel olarak insanlardan korkma
soteriofobi: başkalarına muhtaç olmaktan korkma
tafefobi: diri diri gömülmekten korkma
takofobi: yüksek hızdan korkma
talassofobi: deniz ya da okyanus korkusu
tanatofobi: ölümden korkma
teknofobi: teknolojiden korkma
teratofobi: gebe kadının, şekilsiz, çirkin bir çocuk doğurmaktan korkması
termofobi: ısıdan korkma
testofobi: testlerden ya da sınavlardan korkma
tomofobi: ameliyat olmaktan korkma
toksifobi: zehir korkusu
topofobi: belirli yerlerden korkma
travmatofobi: yaralanmaktan korkma
trikinofobi: gıda zehirlenmesinden korkma
triskaidekafobi: 13 sayısından korkma
tripanofobi: aşı ya da iğne olmaktan korkma
trikopatofobi: saç hastalıklarından korkma
ürofobi: idrardan korkma
venereofobi: zührevi hastalıklardan korkma
vermifobi: solucanlardan korkma
zelofobi: kıskançlıktan korkma
zoofobi:hayvanlardan korkma

Hangi Makam Hangi Hastalığa İyi Gelir

Yüzyıllar boyu insanlar hastalıkların iyileştirilmesinde çeşitli tedavi yöntemleri kullanmışlar ve çare aramışlardır. Müzik-terapi de en eski tedavi yöntemlerinden biri olup pek çok eski çağ medeniyetlerinde kullanılmıştır.İlkel kabilelerin yaşayışlarında ruhi varlıklar önemli rol oynamış hekimler çeşitli bitki ilaç müzik ve dansı kullanarak hastalarını iyileştirmeye çalışmışlardır.Birçok toplumda hasta insan sağlığına kavuşmak için kendisini bazı güçlere sahip olduğu düşünülen sihirbaza rahibe teslim etmiştir.Hastalıkların kötü ruh veya cin adı verilen varlıklar tarafından meydana getirildiğine inanılmıştır.Tedavi törenlerinde müzik dans ritim ve şarkılar başlıca rol oynamış hastanın kötü varlık ve ruhlardan kurtarılması tedavinin temelini teşkil etmiştir. Ses müzik de bu gizli varlıklarla haberleşmek için bir araç olarak görülmüş ilaç su ve otlar ise hastanın vücuduna girmiş olan bu kötü varlıklarla mücadele için kullanılmıştır. Bunların ancak sihirbaz - doktor tarafından danslar şarkılar ve tütsülerle kullanıldığı zaman etkili olabileceğine inanılmıştır.Monoton bir ritm ile birlikte varlığın tepkisine göre hızlı yavaş yumuşak veya sert melodi ikna edici sözlerle övülü şarkı ile müziğe refakat müzikle tedavinin temelini teşkil etmiştir.

Türk Müziği makamlarının ruha olan etkileri Farabi’ye göre şöyle sınıf-landırılmıştır:

1. Rast makamı: İnsana sefa(neşe-huzur) verir.
2. Rehavi makamı: İnsana beka(sonsuzluk fikri) verir.
3. Kuçek makamı: İnsana hüzün ve elem verir.
4. Büzürk makamı: İnsana havf(korku) verir.
5. Isfahan makamı: İnsana hareket kabiliyeti güven hissi verir.
6. Neva makamı: İnsana lezzet ve ferahlık verir.
7. Uşşak makamı: İnsana gülme hissi verir.
8. Zirgüle makamı: İnsana uyku verir.
9. Saba makamı:İnsana cesaretkuvvet verir.
10. Buselik makamı: İnsana kuvvet verir.
11. Hüseyni makamı: İnsana sükunet rahatlık verir.
12. Hicaz makamı:İnsana tevazu(alçakgönüllülük) verir.

Farabi Türk müziği makamlarının zamana göre psikolojik etkilerini de şu şekilde göstermiştir:

1. Rehavi makamı: yalancı sabah vaktinde etkili
2. Hüseyni makamı: sabahleyin etkili
3. Rast makamı: güneş iki mızrak boyu etkili
4. Buselik makamı: kuşluk vaktinde etkili
5. Zirgüle makamı: öğleye doğru etkili
6. Uşşak makamı: öğle vakti etkili
7. Hicaz makamı: ikindi vakti etkili
8. Irak makamı: akşam üstü etkili
9. Isfahan makamı: gün batarken etkili
10. Neva makamı: akşam vakti etkili
11. Büzürk makamı: yatsıdan sonra etkili
12. Zirefkend makamı: uyku zamanı etkilidir.

Günümüz:
1977'de Amerika müzikle tedaviyi bir bilim dalı olarak kabul etmiştir. Müzik terapisi psikiyatri temelli hastalıklarda 1950’lerden bu yana etkin olarak kullanılmaktadır.Türkiye müzikle tedavinin öneminin henüz farkında değildir. Oysa Farabi Razi İbn-i Sina ve Gevrekzade Hasan Efendi gibi Türk alimleri bu alanda çok önemli çalışmalara imza atmışlardı. Batı dünyası da 20. yüzyılın ortalarında keşfettiği müzikle tedavi ya da terapiyi alternatif tedavi yöntemi değil geleneksel tıbba uygun ve kuralları kendine has bilimsel bir tedavi yöntemi olarak kabul etmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda yaralanan askerlerin terapisinde müzikten yararlanılır ilk olarak. Ardından 1947’de ABD’nin Michigan Devlet Hastanesi’nde müzik tedavi programına alınır. Böylece bu konuda araştırmalar hızlanır. Depresyon şizofreni zeka geriliği alkol ve madde bağımlığı ile mücadelede müzik tedavi yöntemine başvurulur. Yeni teknik ve pratik uygulama biçimleri geliştirilir. Amerikan Müzikterapi Birliği 1997’de bir tanımlama yaparak son noktayı koyar: “Müzikterapi bazı bireylerin fiziksel psikolojik sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılamada müziği ve müzik aktivitelerini kullanan uzmanlık dalıdır.”
Bugün Batı’da hastane klinik gündüz bakımevi okul madde bağımlılığı merkezi gibi yerlerde 5 binden fazla uzman müzik terapisi uygulamaktadır. Şüphesiz bunda etkili olan temel faktör son yıllarda müzik ve beyin araştırmalarında elde edilen verilerdir. Müziğin özellikle serotonin norepinefrin dopamin melatonin kortizol adrenalin testosteron gibi psikiyatrik hastalıkların oluşumunda etkili hormonlara; kan basıncı solunum ritmi solunum kalitesi nabız sayısı gibi fizyolojik olaylara olumlu etki yaptığı artık bilinmektedir.

Aşık Veysel Hakkında Herşey

Sivas ili Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak doğan Âşık Veysel, 7 yaşında geçirdiği çiçek hastalığı sonucunda iki gözünü kaybetti. Babasının, Âşık Veysel'e oyalanması için aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı.1933 yılında tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer'in teşvikleriyle kendi sözlerini yazıp söylemeye başladı.

Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel, bir dönem yurdu dolaşarak Köy Enstitüleri'nde saz hocalığı yaptı. 1965 yılında özel kanunla maaş bağlandı. 1970'li yıllarda Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel'in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı. Şarkışla'da her yıl adına şenlikler yapılır.

Eserlerinde Türkçesi yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Yöntemi gösterişsiz ve nerdeyse kusursuzdur. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içeydi. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de vardır. Şiirleri, Deyişler (1944) , Sazımdan Sesler (1950) , Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimli kitaplarında toplandı. Ölümünden sonra Bütün Şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayınlandı.

Ağlayalım Atatürk'e

Ağlayalım Atatürk'e

Ağlayalım Atatürk'e
Bütün Dünya kan ağladı,
Süleyman olmuştu mülke,
Geldi ecel, can ağladı,


Atatürk'ün eserleri,
Söyleyecek bundan geri,
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti, vatan ağladı.


Bu ne kuvvet, bu ne kudret,
Var idi bunda bir hikmet
Bütün Türkler, İnönü İsmet,
Gözlerinden kan ağladı.


Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü,
Koruyalım yurdumuzu,
Dost değil, düşman ağladı.
Aşık Veysel Şatıroğlu

 Ah Çektikçe Erir Gider

Ah Çektikce Erir Gider

Ah çektikce erir gider
Yüreğimin yağı benim..
Seni görsem durur gider
Dillerimin bağı benim..


Gam leskesi saf saf oldu
Hep sözlerim boş laf oldu
Senin yolunda mahv oldu
Gençliğimin çağı benim..


Ah belimi büken oldu
Gurbet bana diken oldu
Altı aydır mekan oldu
Dibi kırkkız dağı benim..


Sensin derdine dustugum
Hayal oldu konuştuğum
Her gün yediğim içtiğim
İçerimde ağu benim..


Ağlar VEYSEL çıkmaz sesi
Gine coştu gam deryası
Garip gönlümün yaylası
Güzel hüsnün bağı benim.
Aşık Veysel Şatıroğlu
Aşık Veysel Şatıroğlu

Aldanma

Aldanma

Aldanma cahilin kuru lafına
Kültürsüz insanın külü yalandır..
Hükmetse dunyanın her tarafına
Arzusu hedefi yolu yalandır..


Kar suyundan süzen çeşme göl olmaz
Gül dikende biter diken gül olmaz
Vız vız eden her sineğin bal'olmaz
Peteksiz arının balı yalandır..


İnsan bir deryadır ilimle mahir
İlimsiz insanın şöhreti zahir
Cahilden iyilik beklenmez ahir
İşlediği amel hali yalandır..


Cahil okur amma alim olamaz
Kamillik ilmini herkes bilemez
Veysel bu sözlerin halka yaramaz
Sonra sana derler deli yalandır.
Aşık Veysel Şatıroğlu
Aşık Veysel Şatıroğlu

Aşkın Beni

Aşkın Beni

Aşkın beni elden ele gezdirdi
Cok dolandım bulamadım eşini
Beni candan usandırdı bezdirdi
Tuzlu imiş yiyemedim aşını..


Benim ile gezdin beni arattın
Beraber oturup beraber yattın
Türlü türlü güllerinden koklattın
Aşık ettin güle bülbül kuşunu..


Altmış iki yıldır seni ararım
Tükendi sabrım yoktur kararım
Dağa taşa kurda kuşa sorarım
Kimse bilmez hikmetini işini..


Her millete birer yüzden göründün
Kendini sakladın sardın sarındın
Bu dünyayı sen yarattın girindin
Her nesnede gösterirsin nakşını..


Görenlere açık körlere gizli
Kimine göründün oruç namazlı
Veysel'e göründün cilveli nazlı
Tutan bırakırmı senin peşini.


Aşık Veysel Şatıroğlu

Benden Selam

Benden selam söylen vefasız yare
Gurbet benim olsun sıla kendine..
Çekilmedik derdimizi bölüşek
Yadı ben alayım sıla kendine..


Dökek derdimizi ölçek bölüşek
Ne el bize ne biz ele karışak
Felek bize gül demezki gülüşek
Cefa benim olsun çile kendine..


Çektigim cefalar yar senden geldi
Bana bu sitemler kar senden geldi
Başımdaki duman kar senden geldi
Ben kara bağlayım ala kendine..


Evvelden hastadır yaralı gönlüm
Sevdayı mahbuba ereli gönlüm
Aşkın gömleğine gireli gönlüm
Hicranı Veysel'den n'ola kendine
Aşık Veysel Şatıroğlu













Beserek dağı

Arzusun çektiğim Beserek Dağı
Elvan elvan çiçeklerin açtı mı?
Çevre yanın güzellerin otağı,
Bizim eller yaylasına göçtü mü?


Güney tarafında Kurban Pınarı,
Kalktı mı Mezarlı Boyu'nun karı?
Garip öter meşeliğin kuşları,
Yavru şahin yuvasından uçtu mu?


Yeşil atlas giymiş dağlar süslemiş,
Mescit köyü eteğine yaslanmış,
Şeme Dağı, duman olmuş puslanmış,
Sivralan'a nuru rahmet saçtı mı?


Zaman gelip göçler geri dönerken,
Güzellerin yaylasından inerken,
Dilberler doldurup bade sunarken,
Veysel Şatır, hatırlara düştü mü?
Aşık Veysel Şatıroğlu

Ceylan

Sen bir ceylan olsan ben de bir avcı
Avlasam çöllerde saz ile seni..
Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
Vursam yaralasam söz ile seni..


Kurulma sevdiğim güzelim deyin
Bağlanma karayı alları geyin
Ben bir çoban olsam sen de bir koyun
Beslesem elimde tuz ile seni..


Koyun olsan otlatırdım yaylada
Tellerini yoldurmazdım hoyrada
Balık olsan da takla dönsen deryada
Düşürsem toruma bez ile seni..


Veysel der ismini koymam dilimden
Ayrı düştüm vatanımdan ilimden
Kuş olsan da kurtulmazdın elimden
Eğer görse idim göz ile seni.
Aşık Veysel Şatıroğlu

Derdimi Söylesem

Dedimi söylesem derin dereye
Doldurur dereyi düz olur gider
Irakipler sıra dağlar arada
Korkarım yar benden yoz olur gider


Pervane ateşten sakınmaz canı
Uğruna koymuşum başı bedeni
Doldur tüfeğini hedef et beni
Yaram doksandokuz yüz olur gider


Veysel der çıkayım bir yüce dağa
Ağaçlar bezenmiş yeşil yaprağa
Zaman olur tenim düşer toprağa
Karışır toprağa toz olur gider
Aşık Veysel Şatıroğlu

Dostlar Beni Hatırlasın

Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın..
Düğün olur bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın..


Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han konan göçer
Ay dolanır yıllar gecer
Dostlar beni hatırlasın..


Can bedenden ayrılacak
Tütmez baca yanmaz ocak
Selam olsun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın..


Ne gelsemdi ne giderdim
Günden güne arttü derdim
Garip kalır yerim yurdum
Dostlar beni hatırlasın..


Açar solar türlü çiçek
Kimler gülmüş kim gülecek
Murad yalan ölüm gerçek
Dostlar beni hatırlasın..


Gün ikindi akşam olur
Gör ki başa neler gelir
Veysel gider adı kalır
Dostlar beni hatırlasın.
Aşık Veysel Şatıroğlu

Gel Birlik Kavline Girelim Kardeş

İtimat edersen benim sözüme
Gel birlik kavline girelim kardaş
Birlik çok tatlıdır, benzer üzüme
İçip şerbetini duralım kardaş.


Son verelim iftiraya bühtana
Kardeşane sevişelim can cana
Elbirlikle çalışalım vatana
Çok okul, fabrika kuralım kardaş.


Yürüyelim Atatürk'ün izine
Boş verelim bozguncular sözüne
Göz atalım şu dünyanın hızına
Yürüyüp hedefe varalım kardaş.


Veysel'in sözleri kanun dışı mı?
Mantığa uymazsa kesin başımı
Bana düşman etmiş vatandaşımı
Sebebi ne ise soralım kardaş.
Aşık Veysel Şatıroğlu

Gönül Bir Güzeli Sevmiş

Gönül bir güzeli sevmiş ayrılmaz
Dolanır peşinde çoban misâli
Hiç kimse bu derdin dermânın bilmez
Azmış yaraları perişan hali


Lokman çâre bulmaz yoktur Eflâtun
Yârdan ayrılması ölümden çetin
Elde endaz ettim bu aşkın atın
Terkettim sılayı vatanı ili


Ferhat Şirin için kestiği taşlar
Benim senin için döktüğüm yaşlar
Seni yaksın beni yakan ateşler
Yaktı bu sinemi savruldu külü


Arılar bal için bekler petekler
Alır her çiçekten verir emekler
Mecnun Leylâ için pınarı bekler
Ben de bir yâr için olmuşum deli


Evvelden var idi bu sevda bende
İlikte damarda cesette canda
Ölünce hû çeksin kemiğim sinde
Dünyâda durunca Veysel'in dili
Aşık Veysel Şatıroğlu

Güzelliğin On Par'Etmez

Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa


Tabirin sığmaz kaleme
Derdin dermandır yareme
İsmin yayılmaz aleme
Aşıklarda meşk olmasa


Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk'olmasa


Güzel yüzün görülmezdi
Bu aşk bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşık ve maşuk olmasa


Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı VEYSEL adı
O sana aşık olmasa.
Aşık Veysel Şatıroğlu


Hayal Bana Yakın Yar Bana Uzak

Hayal bana yakın yar bana uzak
Sevdası başıma dolanır gitmez
Aşkına düşeli yar bana uzak
Yüz bin öğüt versen biri kar etmez
Senin aşkın beni kıldı urusvay
Düşmüşüm peşinde koşarım hay hay
Kabul et kapında beni de kul say
Dost yoluna ölür aşık ar etmez
Ey beni bu derde giriftar eden
Eski muhabbeti kaldırdın neden
Gönül ister kavuşmayı ölmeden
Gül olmasa bülbül ah u zar etmez
Beni yakan yansın aşkın narına
Gönül düştü bir zalimin toruna
Bakmaz mısın bu VEYSEL'in zarına
Ah çeker ağlarım yar elim yetmez.
Aşık Veysel Şatıroğlu

Kara Toprak


Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sâdık yârim kara topraktır


Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne faydalandım
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır.


Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile dövmeyince kıt verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.


İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.


Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılırsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır.


Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sadık yarim kara topraktır.
Aşık Veysel Şatıroğlu

Kardeşim

Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?


Ne var ise sende bende
Aynı varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksun da ben aç mıyım?


Topraktandır cümle beden
Nefsini öldür ölmeden
Böyle emretmiş yaradan
Sen kalemsin ben uç muyum?


Tabiata Veysel aşık
Topraktan olduk, kardaşık.
Aynı yolcuyuz yoldaşık
Sen yolcusun ben bac mıyım
Aşık Veysel Şatıroğlu


Nazlı Dilber


Ala gözlü benli dilber
Bir gün gelsen bize dogru..
Seni sevdim can u dilden
Çekme kendini naza doğru..


Ne pervam var ne de perdem
Sanma beni hali bir dem
Söyler seni teller her dem
Kulak versen saza doğru..


Aşığa zülfükar isen
Gülşende güle zar isen
Hakikatli bir yar isen
Ben geleyim size doğru..


Gönülleri bir edelim
Gayrileri biz nidelim
İkimiz de bir gidelim
Yürüyelim ize doğru..


Bir gün için feryadı zar
Bülbül eder her dem seher
Aç sinemi gel gör ne var
Arttı derdim yüze doğru..


Kafi derdim bir derd katma
Veysel'i yabana atma
Kerem eyle çok uzatma
Kavuşalım yaza doğru.
22 01 2002
Aşık Veysel Şatıroğlu
Aşık Veysel Şatıroğlu

Salinip Giderken Boyunu Gördüm


Salinip giderken boyunu gördüm
Selvi miydi fidan miydi boy muydu
Egmis kislarini yayini gördüm
Kilic miydi gamze miydi yay miydi


Güzel keklik gibi geziyor tasta
Gören asiklari yakar ateste
Avazi bülbülde sedasi kusta
Keklik miydi turna miydi toy muydu


Taramis zülfünü dökmüs gerdana
Yel estikce dalgalanir her yana
Dedim dilber cevir yüzün bak bana
Gözleri yildiz al yanaklar ay miydi


Arasan dünyayi bulunmaz esi
Siyah bulut perdelemis günesi
Ah cekti gözünden sel etti yasi
Deniz miydi derya miydi cay miydi


Veysel Satir beyan eder derdini
Terkedemem ezberini virdini
Dilim tutup soramadim yurdunu
Yayla miydi kasaba mi köy muydu
Aşık Veysel Şatıroğlu

Sazıma


Ben gidersem sazım sen kal dünyada
Gizli sırlarımı aşikar etme
Lal olsun dillerin söyleme ya da
Garip bülbül gibi ah-u zar etme


Gizli dertlerimi sana anlattım
Çalıştım sesimi sesine kattım
Bebe gibi kollarımda yaylattım
Hayali hatır et beni unutma


Bahçede dut iken bilmezdin sazı
Bülbül konar mıydı dalına bazı
Hangi kuştan aldın sen bu avazı
Söyle doğrusunu gel inkar etme


Benim her derdime ortak sen oldun
Ağlarsam ağladın gülersem güldün
Sazım bu sesleri turnadan m'aldın
Pençe vurup sarı teli sızlatma


Ay geçer yıl geçer uzarsa ara
Giyin kara libas yaslan duvara
Yanından göğsünden açılır yara
Yar gelmezse yaraların elletme


Sen petek misali Veysel'de arı
İnleşir beraber yapardık balı
Ben bir insanoğlu sen bir dut dalı
Ben babamı sen ustanı unutma.
Aşık Veysel Şatıroğlu

Sen Olmasan


Sen bir aşksın ben bir mecnun
Sen olmasan ben olmazdım
Sen bir gülsün ben bir bülbül
Sen olmasan ben olmazdım


Kalbimde yaşarsın her an
Varım yoğum sensin inan
Kalbimdeki aziz mihman
Sen olmasan ben olmazdım


Ansızın kalbime girdin
Türlü türlü dertler verdin
Beraberce çeker derdin
Sen olmasan ben olmazdım


Sensin benim cümle varım
Yoktur başka kisb ü kârım
Hem yazımsın hem baharım
Sen olmasan ben olmazdım


Bağrımdaki açan çiçek
Türlü koku türlü irenk
Bu bendeki olan gerçek
Sen olmasan ben olmazdım


Dokun Veysel tele dokun
Coştu gönül etti akın
Sensin bana benden yakın
Sen olmasan ben olmazdım
Aşık Veysel Şatıroğlu

Sen Varsın Orda


Aşkımın temeli sen bir alemsin
Sevgi muhabbetsin dilde kelamsın
Merhabasın dosttan gelen selamsın
Duyarak alırım sen varsın orda


Saklarım gözümde güzelliğini
Her neye bakarsam sen varsın orda
Kalbimde gizlerim muhabbetini
Koymam yabancıyı sen varsın orda


Çeşitli çiçekler yeşil yapraklar
Renklerin içinde nakşını saklar
Karanlık geceler aydın şafaklar
Uyanır cümlâlem sen varsın orda


Mevcudiyette olan kudreti kuvvet
Senden hasıl oldu sen verdin hayat
Yoktur senden başka ilânihayet
İnanıp kanmışım sen varsın orda


Hu çeker iniler çalınan sazlar
Kükremiş dalgalar coşar denizler
Güneş doğar perdelenir yıldızlar
Saçar kıvılcımlar sen varsın orda


Veysel’i söyleten sen oldun mutlak
Gezer daldan dala yorulur ahmak
Sen ağaç misali biz dalda yaprak
Meyva çekirdeksin sen varsın orda

Aşık Veysel Şatıroğlu

Senlik Benlik Nedir Bırak


Allah birdir Peygamber Hak
Rabbül âlemindir mutlak
Senlik benlik nedir bırak
Söyleyim geldi sırası


Kürt’ü Türk’ü ne Çerkez’i
Hep Ademin oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve neresi


Kuran’a bak İncil’e bak
Dört kitabın dördü de hak
Hakir görüp ırk ayırmak
Hakikatte yüz karası


Binbir ismin birinden tut
Senlik benlik nedir sil at
Tuttuğun yola doğru git
Yoldan çıkıp olma asi


Yezit nedir, ne kızılbaş
Değil miyiz hep bir kardaş
Bizi yakar bizim ataş
Söndürmektir tek çaresi


Kişi ne çeker dilinden
Hem belinden, hem elinden
Hayır ve şer emelinden
Hakikat bunun burası


Şu âlemi yaratan bir
Odur külli şeye kâdir
Alevi Sünnilik nedir
Menfaattir varvarası


Cümle canlı hep topraktan
Var olmuştur emir Haktan
Rahmet dile sen Allah’tan
Tükenmez rahmet deryası


Veysel sapma sağa sola
Sen Allah’tan birlik dile
İkilikten gelir bela
Dava insanlık davası…
Aşık Veysel Şatıroğlu

Toprak


Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sâdık yârim kara topraktır.


Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır..


Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sadık yarim kara topraktır..


Adem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyva yetirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yarim kara topraktır..


Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yarim kara topraktır..


İşkence yaptıkca bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yarim kara topraktır..


Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır..


Dileğin var ise iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sadık yarim kara topraktır..


Hakikat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul da Allaha
Hak'kın hazinesi gizli toprakta
Benim sadık yarim kara topraktır..


Bütün kusurlarım toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarım düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yarim kara topraktır..


Her kim olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sadık yarim kara topraktır.
Uyandım Kuşların İnce Sesine


Uyandım kuşların ince sesine
Seherle birlikte iniler durur
Ses verdim sesine bilircesine
Aşıkın derdini yeniler durur.


Baharda çağlayan bulanık sular
Durmadan kendini taşlara çalar
Eşinden ayrılmış bir geyik meler
Dağlar sadâ verir iniler durur


VEYSEL de yaralı geyik gibidir
Kapalı dertlere höyük gibidir
Ne sarhoştur ne de ayık gibidir
Sinesi kös gümüler durur.
Aşık Veysel Şatıroğlu

Uzun İnce Bir Yoldayım


Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece


Kırkdokuz yıl bu yollarda
Ovada dağlarda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece


Şaşar Veysel iş bu hale
Kah ağlaya kah güle
Yetişmek için MENZİLE
Gidiyorum gündüz gece
Aşık Veysel Şatıroğlu

Yarin Beyaz Gerdanında


Yarin beyaz gerdanında
Türlü türlü haller gördüm
Sıralanmış her yanında
Yıldız gibi benler gördüm


Yar ile tenha buluştuk
Gizli dertlerimiz açtık
Hayli bir zaman konuştuk
Dudağında ballar gördüm.


Dudu diller inci dişler
Ahu gözler o bakışlar
Kesme kakül sırma saçlar
Zülüfünde teller gördüm.


Elmas küpe kulağında
Güller açmış yanağında
Seher vakti dost bağında
Taze açmış güller gördüm.


Söylenir sevdan Veysel'i
Aşıktır aşığın temeli
Ben o yari görmeyeli
Aylar geçti yıllar gördüm.
Aşık Veysel Şatıroğlu




Yunan Mitolojisi

Aphrodite - (Afrodit, Venüs), aşk ve güzellik Tanrıçası. En güzel Tanrıça şüphesiz kızıl saçlı Afrodit'ti. Afrodit aşk Tanrıçası olup, insanların birbirlerine sevgi ile yaklaşması için üzerlerine aşk iksirini damlatan, çiçekleri ve ağaçları baharda rengarenk donatarak,doğayı canlandıran üretken bir Tanrıçadır. O ateş Tanrısı olan ve çok sanatkar, ancak topal ve çok fazla yakışıklı sayılmayacak bir görünüme sahip olan Hephaistos ile evlenmiş. 

Apollon - (Phebus) Zeus ile Leto'nun (Latona) oğlu, Artemis'in kardeşi. Olimpos Tanrıları içinde güzel sanatlar ve gün ışığının Tanrısı olarak saygınlığını kazanır. Olymposluları altın liriyle eğlendiren, çok uzaklara ok atabilen, hastaları iyileştiren, iğleştirme sanatını hastalara ilk öğreten gümüş yayın efendisi okçu Tanrı olarak Yunan şiirlerine geçmiştir. Apollon'un ağacı defneydi.Yaratıların çoğu onun için kutsaldı; ama yunus ile kargaya ayrı bir sevgi beslerdi. Karanlık nedir bilmeyen ışık Tanrısı, yalan nedir bilmeyen doğruluk Tanrısı olarak da tanımlanmıştır.

Ares - (Mars) - Savaş Tanrısı. Zeus ile Hera'nın oğlu. Homeros'a göre, son derece katı yürekli, kinci bir Tanrıdır. Arkadaşları olan Deimos 'korku', Enyo 'Felaket'; Phobos 'Dehşet'; Eris 'Kavga' ve ölüm Tanrıları Kerler ile Ares'in yanından hiç ayrılmazdı. Yunanlılar Ares'i pek sevmezlerdi ve bu nedenle onun tapınağına rastlamak imkansızdır. Romalılara göre ise Mars üstün, soylu bir görünüşü olan hiç yenilmeyen bir Tanrıydı. Kuşlardan akbaba, hayvanlardan köpek Ares'e aitti.

Artemis - (Diane) - Zeus ile Leto'nun (Latona) kızı, Apollon'un kız kardeşi. Av Tanrıçasıdır. Selvi onun için kutsaldır. Yabani hayvanların hepsini, özelliklede geyiği, sever.


Athena - (Minerva) - Eski Yunanlara göre, Athena üretici zekanın ve adaletli savaşların Tanrıçasıdır.Zeus'un en sevdiği kızıdır. Ülkeyi saldırılardan koruyan bir Tanrıçaydı Athena. Bir başka özelliği, Şehir Tanrıçası olmasıydı; uygarlığın, el sanatlarının, tarımın koruyucusu, dizginin yaratıcısıydı; atları ilk ehlileştiren oydu. Onun şerefine şehirlerine Athena adını vermişler. Yılan ve baykuş Tanrıçanın sembolleridir. Bir adı da Pallas'tır.
   

Adonis - bazı kaynaklarda Afrodit'in oğlu, bazılarında ise sevdiği kişi olarak gösterilmektedir. Mitolojide güzelliği ile meşhur bir delikanlıdır, hakkında çeşit çeşit rivayetler vardır. Yunalılar onu çiçekli ve neşeli ilkbaharın sembolü olarak kabul ederlerdi. Bir rivayete göre Adonis vahşi domuz avı sırasında ölmüştü. Afrodit bu acıya dayanamamış, Zeus'tan onu görmesine izin vermesini rica etmiş. Zeus Adonis'e yılın bir kısmını Afrodit'in yanında, geri kalan kısmını ise yer altı ölüler dünyasında geçirmesini izin vermişti. Adonis saklandığı yer altı dünyasından çıktığı zaman güzel günler başlıyor, çiçekler açıyor, ilkbahar başlıyordu. Onun hayatı tıpkı çiçekler gibi sınırlıydı, kısa sürüyordu. Çünkü Adonis açılıp güldüğü, gençliğin en güzel ve parlak çağına ulaştığı gün ölüyordu. Onun ölümüyle Afrodit ve periler yas tutar, göz yaşı dökerlerdi. Neşeli ilkbahar ve yaz mevsiminden sonra bu nedenle kasvetli ve yağmurlu son bahar gelir.
 

Agamemnon - Yunan mitolojisinde Miken kralı, Sparta Kralı Menelaos'un büyük kardeşi, orduları Truva (Troya) savaşına götüren kumandan. Atreus ve Aerope'nin oğludur. Yunan orduları Avlid'de Truva'ya yola çıkmak için toplandıklarında hiç rüzgar olmadığına göre Agamemnon Av Tanrısı Artemis rüzgarları serbest bıraksın diye kızı Iphigenia'yı kurban verdi. İphigenia, kurban olarak kesileceği sırada Artemis, bir dişi geyik göndererek kızın yerine onu kurban ettirtti ve kızı Artemis tapınağına rahibe yaptı. Böylece Artemis rüzgarları serbest bıraktı. Truva savaşında kazanılan zaferden sonra Agamemnon güzel Kasandra'yı da yanına alıp evine döndü. Agememnon'un karısı Klytaimnestra sevgilisi Aigisthos ile birlikte Agememnon'u öldürdüler. Oğlu Orestes sonradan babasının intikamını aldı ve annesi ile sevgilisini öldürdü.  

Agathodaimon - Eski Yunan aile inançlarında toprağa bereket, şehirlere bolluk veren Lütuf Tanrısıdır. Yunanca Agatha - iyi; daimon - ruh anlamına gelir. Eski bir Yunan yazarı onun bir elinde şarap kadehi, diğer elinde ise buğday başakları tutan bir insan şeklinde göründüğünü anlatır. Sık sık Agathodaimon'un yılan (eve bereket getiren sembol) şeklinde olduğu düşünülürdü.

Aigeus - (Eegeus) - Atina Kralı Theseus'un babası. Theseus Minotauros'a karşı kazandığı zaferden dönerken, gemisine zafer işareti olarak beyaz yelken çekmediği için, babası oğlunun yenildiğini zannederek kendini denize attı, intihar etti. O günden beri bu denize Ege Denizi dendi.

Akhilleus - (Achilles) Peleus ile Tethys'in oğlu. Homeros'un İlyada'sı ile başka epopelerde adı geçen ünlü Yunan kahramanı. Annesi Tethys onu yara almaz kılmak için, topuğundan tutarak Styks ırmağına daldırdı. Bu sebepten kahramanın, suya batmamış olan topuğundan başka, hiçbir yerine ok işlemez, kılıç kesmezdi. Onu Kentor Khiron eğitti, ok atmasını, yara tedavisini öğretti. Onu cesur, atılgan bir kahraman yapmak için, aslan iliği ile besledi. Bu yüzden Akhilleus, altı yaşına basınca, aslanları öldürmeye, koşan geyikleri yakalamaya başladı. Akhilleus'i Troya savaşında savaşması için ikna etmek pek zor olmadı. Kaderinde iki hayattan biri vardı - ya kısa, fakat şan ve şerefli bir hayat sürecek, yada uzun, fakat sönük yaşayacaktı. Akhilleus tereddüt etmeden birinciyi seçti ve kaderini belirlemiş oldu, Paris tarafından öldürüldü. Homeros'a göre Akhilleus Yunanların en büyük kahramanıdır.

Ambrosia - Eski Yunanlara göre Olympos Tanrılarının yiyeceği. Mitolojiye göre, baldan tatlı ve güzel kokulu olan bu gıdadan yiyenler ölümsüzlük kazanıyorlardı.

Amaltheia - Zeus'u sütüyle beslemiş olan keçi. Rheia Zeus'u Girit adasında bir mağarada Kronos'tan sakladı. Zeus burada sihirli keçi Amaltheia'nın sütü ile beslendi.     

Amazonlar - Amazonlar, mitoloji kahramanlarına denk savaşçı kadınlardır. Eski Anadolu'nun kuzeydoğusunda Karadeniz kıyısına yakın bir yerde yaşadıkları düşünülür. Aralarında hiç erkek bulunmayan bu kadınlar, müstakil bir devlet kurmuş, Thermodon (Terme Çayı) kıyısında Themiskyra şehrinde bir kraliçenin idaresi altında yaşarlarmış. Herakles ve Theseus Amazonlarla savaşmışlardı. Truva savaşı sırasında amazon kadınları Truvalılar'ın tarafında savaşmış ve bu savaşta kraliçeleri Penthesileia ise Akhilleus tarafından öldürülmüştü.

Arakne - (Arachne) Lydya'lı güzel bir kız. Kendini, Tanrıça Athena'dan üstün gördüğü için örümceğe çevrildi.  

Asklepios - (Esculope) - Sağlık ve Hekimlik Tanrısı. Apollon'un oğludur. Asklepios'un tapınaklarına Asklepion denir. Bunlar aynı zamanda İlkçağın hastaneleridir. Asklepios'un yılanlarla sarılmış asası bugün de hekimliğin simgesidir.

Atlantis - (Atlantide) - Batmış bir ülke. Eflatun'un (Platon'un) Kritias ve Tiamos adındaki eserlerinde anlattığına göre, denize gömülüp yok olmuş büyük bir ada.

Aurora - (Eos) Şafak Tanrıçası. Gül renkli parmaklara sahip, güzel ve gönül alıcı bir tanrıçadır. Her sabah doğu tarafından göğün kapılarını açarak güneşe yol verirdi.   

Bellona - Romalıların Zafer ve Savaş Tanrıçası. Kapadokya Tanrıçası Ma ve Yunan Tanrıçası Nike ile aynı özellikleri taşımaktadır. 

Broes - Şafak Tanrısı Eos'un oğlu. Kuzey rüzgar Tanrısı, poyraz. Bu Tanrı, Yunanistan'a nazaran, soğuk bir iklime sahip olan Thrakia'da otururdu.

Daidalos - (Dedalos, Daidalos) Yunan mitolojisinde ünlü heykeltıraş, mimar ve ressam. Adı 'ustaca çalışmak' anlamına gelir. Bazı kaynaklarda adı Athena'nın verimlilik ve bereket sembolü olarak geçer. Oğlu İkaros ile beraber Girit'te suni kanatlar takarak uçtuğu için, uçan ilk insan sayılmaktadır. Bu uçuş sırasında İkaros güneşe çok yaklaşır, kanatları erir ve denize düşüp boğulur. Daidalos oğlunun ölümüne çok üzülür, kendisi Sicilya'ya gider ve yaşamının geri kalan kısmını burada geçirir.

Daimon - (Daemon) - Bu ad mitolojide dahi insanlara verilmiştir. Bu insanlar bulundurdukları ilahi kudretle insanların gözünde tanrılaşmışlardı.

Daphne - Yunan mitolojisinde bir peri kızı. Nehir Tanrısının kızıdır. Apollon Daphne'ye aşık olur, Daphne ondan kaçarak Tanrılardan yardım ister ve defne ağacına çevrilir. Defne ağacı o zamandan Apollon'un adı ile birlikte anılır.

Daphnis - Sicilya'lı bir çoban, çobanların şairi olarak kabul edilir. Söylenenlere göre Hermes ve Sicilya perisinin oğludur.

Dardanos - Zeus'un oğlu. Troya kalesini o inşa etmiştir. Orta Asya'da Dardania şehrinin esasını koymuştur. Roma mitolojisine göre Dardanos İtalya kökenlidir. Çanakkale boğazı, eski adını Dardanos'dan aldı.  

Deimos - Savaş Tanrısı Ares'in yardımcısıdır. Deimos 'korku' anlamına gelir. O diğer arkadaşları Enyo 'Felaket'; Phobos 'Dehşet'; Eris 'Kavga' ve ölüm Tanrıları Kerler ile Ares'in yanından hiç ayrılmazdı.

Demeter - Yunan mitolojisinde Toprağın ve Ürün Verimliliğinin Tanrıçasıdır. Kronos ve Reiha'nın kızı, Zeus'un kız kardeşidir. Demeter insanlar tarafından saygınlık gören bir Tanrıçadır ve şerefine şenlikler düzenlenir.

Dike - Doğanın ve Zamanların Tanrıçaları olan Hora'lardan biridir ve Adalet Sembolüdür. Homeros, Hora'ları "göğün kapıcıları" diye tanımlıyor. Eunomia (disiplin); Eirene (barış) diğer iki Hora'dır. Horalar Zeus ile Themis'in kızlarıdır.   

Dionysos - ( Bakkhus) Şarabın ve Esrikliğin Tanrısı olarak kabul edilir. Zeus ile Thebia kralı Kadmos'un kızı ölümlü Semele birleşmesinden oğulları Dionysos doğar. Hera, Zeus'u Semele'den kıskanır ve yaşlı bir kadın kılığına girerek Dionysos'un annesini kandırır. Semele ona kanarak Zeus'tan tüm ihtişamı ile ona görünmesini ister. Zeus onu kıramaz ve yıldırımlardan korkan Semela yedi aylık Dionysos'u düşürür. Zeus Semele'nin düşürdüğü ve sık yapraklı bir sarmaşığın yanmaktan koruduğu Dionysos'u baldırına kancalarla yerleştirir ve zamanı geldiğinde onu ikinci bir doğumla meydana getirir. Böylece Dionysos iki kez doğmuş olur. Nyssa dağındaki nymphaler Dionysos'u büyütüp eğitirler. Dionysos'a bazı mucizeler yaratmak gücü de verilmiştir. Örneğin topraktan süt veya şarap çıkarabilir. O çok güçlüdür. Çıplak elleri ile keçi yada boğayı parçalara ayırabilir. Dionysos tiyatro sanatının da kurucusu olarak kabul edilmektedir.

Eirene - (İrene) Doğanın ve Zamanların Tanrıçaları olan Hora'lardan biridir ve Barış Sembolüdür. Homeros, Hora'ları "göğün kapıcıları" diye tanımlıyor. Eunomia (disiplin); Dike (adalet) diğer iki Hora'dır. Horalar Zeus ile Themis'in kızlarıdır.

Eunomia - Doğa ve Zamanların Tanrıçaları olan Hora'lardan biridir ve disiplin sembolüdür. Homeros, Hora'ları "göğün kapıcıları" diye tanımlıyor. Dike (adalet); Eirene (barış) diğer iki Hora'dır. Horalar Zeus ile Themis'in kızlarıdır.

Gorgon'lar - Yunan mitolojisinde saçları yılandan, korkunç bakışlı üç ifrite verilen ad. Gorgon'lar (Sthèno, Euryale ve Medusa) Phorkus ile Keto'nun kızlarıdır. Medusa ölümlü idi ve Perseus tarafından öldürüldü.

Kastor ile Polydeukes - Yunan mitolojisinde kahramanlar, Dioskur'lar adını da almışlar. Bir rivayete göre Kastor Tindaresus ile Leda'nın, Polydeukes ise Zeus'la Leda'nın oğludur. Başka bir rivayete göre onlar ikizler ve Zeus ile Leda'nın oğullarıdır. Kastor at ehlileştiricisi, Polydeukes ise bilek güreşçisi olarak ün kazanmıştır. Bu iki kardeş İkizler burcunu temsil ederler.

Kentaur - (Kentavros) Yunan mitolojisinden vücutlarının yarısı insan, yarısı at olan iri cüsseli yaratıklardır. İksion evlatları olarak bilinmişler. Herakles Kentaur Nassos karısına yaklaşmak isteyince onu oklarıyla yaralamış ve Kentaurosun kanıyla kaplanmış gömleği Herakles'in vücuduna yapışıp onu tutuşturmuştu. Bu dayanılmaz acıya son vermek için Herakles bir odun yığını hazırlatarak kendisini alevlerin içine atmış ve ölerek Olimpos'a gitmişti.

Kerberos - (Tserber) Yunan mitolojisine göre, yeraltı ölüler diyarının kapısını bekleyen korkunç köpek. Üç başlı cehennem köpeği Kerberos, yeraltına gelenleri kuyruğunu sallayarak, okşayarak içeri alır, ama çıkmak isteyenler için de üç ağzını birden açarak, sipsivri ve kara dişlerini göstererek tehdit edip, yukarı çıkmasını önler. Hesiodos'a göre, Kerberos'un üç değil tam elli tane başı varmış. Kerberos'u yeryüzüne çıkarmak Herakles'in on ikinci görevi olmuştur. Daha sonra Tanrıların isteği ile onu yerine götürmüştür.

Khaos - Antik evrim bilimine göre her şeyden, Tanrılardan ve canlılardan önce var olan sonsuz boşluk. Yunan mitolojisinde Khaos aslında tamamen bir boşluk sayılmaz. O içinde Tanrıları ve canlıları yaratacak kaynağı bulundurur. Böylece ilk olarak Gaia (Toprak Tanrıçası) yaratılır.

Khimaira - Yunan mitolojisinde bir canavar. Haykırdığında ağzından alevler çıkarır.

İlion - (İlios - Troya - Truva - Troya Şehri) - Çanakkale Boğazı'nda, Anadolu yakınında sahilden yirmi beş kilometre içeride, bugün Hisarcık Höyüğü denilen yerde bulunan meşhur Troya kalesine verilen eski ad. Troya savaşları burada geçmiştir. Troya Krallarından Tros'un oğlunun adı, bir rivayete göre de Dardanos'un dört oğlundan birinin adı İlios idi. İlion şehri adını İlos'dan aldı.

İra - Hera'nın adlarından biri. Zeus'un karısı ve kız kardeşi, Kronos ve Rheia'nın kızları. O aile ve evliliğin Tanrıçası kabul edilmiştir. Mitolojide Hera çok kıskanç ve zalim bir kadın olarak tanımlanır. Hera, Zeus'un ikincil ilahelere ve ölümlü kadınlara ilgi duymasını bir türlü içine sindiremez ve onları sürekli tehdit altında tutar. Paris tarafından hakarete uğradığı için Troya'nın düşmanı olmuştur. Zeus ve Hera'nın İlithya ve Hebe adında kızları, sanayi Tanrısı Hephaistos ve savaş Tanrısı Ares oğulları olmuştur. Hera savaş Tanrıçası olmamasına rağmen bazen savaşçı kişiliğini ortaya koyar.

İraklis - Herakles'in diğer adı.

İris - Thaumas ile Elektra'nın kızı. Müjdeli haber, ilahların ulağı. O, gökle yeri birbirine bağlayan gökkuşağı'nın sembolüdür. Tanrılara haber ulaştırmakla görevlidir. Güneşli havalarda, hafif incecik yağmur yağınca, güzel kız İris, renkli ve süslü elbiselerini giyer, Tanrılardan fani insanlara müjdeli haberler iletirmiş.

Hades - Yeraltındaki ölüler ülkesinin Tanrısı. Zeus'un kardeşi, Kronos'la Rheia'nın oğullarındandır. İnsanların ve Tanrıların hiç sevmedikleri sert, korkunç Tanrı Hades, karısı Persephone (Proserpina - Zeus'un kızı) ile birlikte, gölgeler halinde dolaşan ölülere hükmeden yer altı ülkesindeki saraylarında yaşarlar. Hades' in bekçiliğini üç başlı cehennem köpeği Kerberos yapar, yeraltına gelenleri kuyruğunu sallayarak, okşayarak içeri alır, ama çıkmak isteyenler için de üç ağzını birden açarak, sipsivri ve kara dişlerini göstererek tehdit edip, yukarı çıkmasını önler. Ölüler dünyası yani yer altı, günah işleyenlerin bulunduğu bir yerdir. Burada günahkarların en günahkarları bulunur ve bunlar sonsuz bir azaba çarptırılırlar. Tanrılar içinde adına ne bir tapınak, ne bir sunak yada herhangi bir ilahi bestelenmeyen bir tek Hades vardır, bu da kendisinden korkulmasından kaynaklanmaktadır. Hades acımayan bir Tanrıydı, ama doğruluğu, adaleti severdi. Korkunçtu, ama kötü bir Tanrı değildi.


Hebe - Gençlik Tanrıçası. Zeus ve Hera'nın kızı. Gençliğin ve güzelliğin sembolü olan Hebe Tanrılara onların ölümsüzlüğünü sağlayan ambrosia ve nektar getirir. Herakles Olimpos'a gelip Hera ile barıştıktan sonra Hebe ile evlenir.


Hektor - (Hector) Homeros'a göre, Troya kralı Priamos ve Hekabe'nin büyük oğludur. Troya'lıların büyük kahramanı sayılmaktadır. Akhilleus tarafından öldürülmüştür.


Helen - Yeryüzündeki en güzel kadın, Zeus ve Leda'nın kızı, Sparta Kralı Menelaos'un karısı. Troya savaşı Helen yüzünden çıkmıştır. Troya kralı Priamos'un oğlu Paris, Afrodit'in yardımıyla Sparta'ya gider, Helen'i kaçırır, prensi olduğu Troya şehrine geri döner. Bunun üzerine hakarete uğramış Menelaos, Akha ordularını toplayarak Troya'ya savaş açar. Savaşı kazana Menelaos güzel Helen'i affeder ve birlikte Sparta'ya döner, mutlu bir yaşam sürerler. Sparta'lılara göre Helen bir Tanrıçaydı.


Hera - (Junon) Zeus'un karısı ve kız kardeşi, Kronos ve Rheia'nın kızları. O aile ve evliliğin Tanrıçası kabul edilmiştir. Mitolojide Hera çok kıskanç ve zalim bir kadın olarak tanımlanır. Hera, Zeus'un ikincil ilahelere ve ölümlü kadınlara ilgi duymasını bir türlü içine sindiremez ve onları sürekli tehdit altında tutar. Paris evrende Hera'dan daha güzel bir kadın bulunduğunu söylediği için ona hakaret etmiş ve Hera Troya'nın düşmanı olmuştur. Zeus ve Hera'nın İlithya ve Hebe adında kızları, sanayi Tanrısı Hephaistos ve savaş Tanrısı Ares oğulları olmuştur. Hera savaş Tanrıçası olmamasına rağmen bazen savaşçı kişiliğini ortaya koyar. Kutsal hayvanları, inek ile tavus kuşunu sever (korur), şehri de Argos'dur.

Herakles - (Hercules) Zeus'un ve Miken kralının kızı Alkmene'nin oğlu, kuvvet Tanrısı. Klasik mitolojinin en ünlü kahramanıdır. Herakles'in Zeus'un çocuğu olduğunu anlayan Hera onunla sürekli uğraşır. Herakles doğduğu günden itibaren tanrısal bir kuvvete sahiptir.Hera'nın gönderdiği iki büyük yılanı öldürdüğünde henüz birkaç günlük bebektir. 18 yaşına geldiği zaman Kitharion ormanlarında yaşayan ünlü canavarı, öldürmüştür. Kendisine ödül olarak Thebai kralının kızı Megara verilmiştir. Bu kızdan üç oğlu olmuştur.Hera işe karışarak Herakles'i çıldırtmış, Herakles de karısını ve çocuklarını öldürmüştür. Suçlarından arınması için Miken kralının hizmetine girip, onun her istediğini yapması gerekmiştir. Kralın Herakles'e yaptırdığı 12 işe mitolojide Herakles'in görevleri denir. Bu görevler den birincisi hiçbir silahın işlemediği Nemea aslanını boğarak, öldürmekti. Herakles aslanı öldürür ve onun derisini her zaman üzerinde giysi olarak taşır. İkinci görev Lerna bataklığındaki ejderi yok etmekti. Bu ejder dokuz başlıdır, ortadaki başı ise ölümsüzdür. Herakles ejderi öldürmeyi başarır. Sonraki görevleri Artemis'in kutsal hayvanlarından Kyreneia geyiğini yakalamak; Erymanthos dağında yaşayan büyük yaman domuzunu ağla tutmak; Augias'ın ahırlarını iki büyük ırmağın yataklarını değiştirip ahırlardan geçirerek bir günde temizlemek; Stymphalos'da yaşayan ve o bölgedeki insanların rahatını kaçıran kuşları Athena'nın yardımıyla kovmak; Girit'e gidip Poseidon'un Minos'a verdiği azgın boğayı getirmek; Troya kralı Diomedes'in insan eti yiyen kısraklarını yakalamak, bunun için önce Diomedes'i öldürmüştür; Amazonlar kraliçesi Hippolyte'den kemerini almak. Kemeri almak için kraliçe ile anlaşmış, ancak Hera'nın kışkırtmasıyla Amazonlar, Herakles'e saldırmış, Herakles de kraliçeyi öldürmek zorunda kalmıştır.; Okeanos'un bir adasında bulunan 3 gövdeli dev Geryoneus'un sığırlarını çalmak; Hesperidler'in altın elmalarını getirmek; Hades'in ölüler ülkesini koruyan Kerberos adlı köpeği yeryüzüne çıkarmak. Bu görevlerin yanı sıra Herakles yüzlerce kahramanlıklar yapar. Prometheus'u kurtardı, Lydia kraliçesi Omphale'nin hizmetinde bir yıl kadın kılığında çalıştı, yün eğirdi, ve başka işler yaptı. Daha sonra o Deianeira ile evlendi. Kentavros Nassos karısına yaklaşmak isteyince onu oklarıyla yaraladı. At adamın kanıyla kaplanmış olan gömleği Herakles'in vücuduna yapışarak onu tutuşturmaya başladı.Bu dayanılmaz acıya son vermek için Herakles bir odun yığını hazırlatarak kendisini alevlerin içine attı. Gökyüzüne yükselen Herakles Olimpos'a gider. Burada Hera ile barışır ve kızı Hebe ile evlenir. Fizik ve moral gücün simgesi olan Herakles Yunanistan'da hem Tanrı hem de kahraman olarak saygı ve tapınım görmüştür.

Hermes - (Mercurius) Hermes Rüzgar Tanrısıdır, babası Zeus annesi ise yağmur perilerinden biri olan Maia'dır. Kanatlı sandalları, başında kanatlı bir başlık, elinde de kanatlı bir asa olan Hermes aynı zamanda Tanrıların habercisidir. Hermes'in görevleri arasına ölenlerin ruhlarına Hades'in saltanatına kadar eşlik etmek de var. Apollon'un ölümsüzler arasında en sevdiği Tanrı Hermes'tir.

Hydra - Yunan mitolojisinde dokuz başlı ejder. Lerna bataklığındaki yaşamıştır. Başları ölümsüzdür. Herakles tarafından öldürülmüştür.

Hymenaios - (Hymen - Ymene) Yunan mitolojisinde evlendirme Tanrısı. Apollon ve ilham perilerinden birinin oğludur. Onu elinde düğün meşalesi tutan genç bir delikanlı olarak tanımlarlar.

Hypnos - Yunan mitolojisinde Uyku Tanrısı. Nyks (gece) ile Erebos'un (karanlık) oğludur. Thanatos (ölüm) onun ikiz kardeşidir. Efsaneye göre Hypnos, Endymion'a aşık olmuştu. Onu daima gözleri açık olarak uyutuyordu. Böylece sevgilisinin gözlerini ara vermeden seyrediyordu.

Lapith'ler - Thessalia'da yaşayan dev cüsseli insanlar.

Lara - Lauium ırmağının perisi. Zeus'un çapkınlıklarını Hera'ya ilettiği için Zeus onun dilini kesti ve yer altı dünyasına gönderdi. Yer altı dünyasına periyi götürecek olan Hermes'ti. Hermes yolda dilsiz periye aşık oldu ve onu cehenneme değil dünyaya götürdü ve onunla evlendi.
 

Lethaeus - Eros'un başka bir adı.

Leto - Apollon ile Artemis'in anneleri. Hera, Zeus'un ikincil ilahelere ve ölümlü kadınlara ilgi duymasını bir türlü içine sindiremez ve onları sürekli tehdit altında tutar. Leto çocuklarını doğurabilmek için Delos adasına sığınır. Hera onlara yılan Pifon'u gönderir ve bin bir türlü işkenceye maruz bırakır. Ama Leto'nun oğlu Apollon büyüdüğünde sihirli oku ile ejderhayı öldürür ve Olimpos Tanrıları içinde güzel sanatlar ve gün ışığının Tanrısı olarak saygınlığını kazanır. Olymposluları altın liriyle eğlendiren, çok uzaklara ok atabilen, hastaları iyileştiren, iğleştirme sanatını hastalara ilk öğreten gümüş yayın efendisi okçu Tanrı olarak Yunan şiirlerine geçmiştir. Kardeşi Artemis ise Av Tanrıçası oldu.                  

Luna - Romalıların Ay Tanrıçasına verdikleri ad. Yunanlar ona Selene derler.

Marsyas - Yunan mitolojisine göre Phyrgia'lı bir Satiros. Athena flütü icat eder ve sonra onu atar. Marsyas flütü bulur, bu müzik aletinde çalmayı öğrendikten sonra Apollon'u müzik yarışına çağırır ve yarışı kazanır.      

Medusa - Phorkos'un kızı olup üç Gorgon'dan biri. Medusa ölümlü idi ve Perseus tarafından öldürüldü. Megaira - (Megaera) Uranos'un kanından yaratılmış olan Eriny'lerden biri. Nazar değdiren kin ve nefret Tanrıçasıdır.

Mentor - Alkimos'un oğlu. Odysseus'un dostu. Troya savaşına giderken Odysseus oğlu Telemakhos'u arkadaşı Mentor'a bıraktı. Athena, Mentor kılığına girerek Telemakhos'a öğüt verirdi. Mentor ismi bilge emanetçi ve filozof olarak anılmaya başladı.

Midas - Phrigia'nın meşhur efsanevi kralı. Zenginliği ile meşhurdur. Dionysos yaptığı bir iyiliğin karşılığı olarak Midas'a hediyesini kendisi seçmesini söylemiş. Kral Dionysos'tan bir dokunuşla her şeyi altına dönüştürme gücünü vermesini rica etmiş. İsteği yerine gelmiş. Ancak dokunduğu yiyecekler ve canlılar da altına dönüşmeye başlamış. O zaman Midas Dionysos'a bu gücünü geri alması için yalvarmış. Dionysos bu isteği yerine getirmiş. Patokles nehrinde yıkanan kral eski haline dönmüş. O zamandan beri nehrin zeminindeki kumlar altın rengini almışlar. Başka bir rivayete göre, Midas müzik yarışmasında Apollon'a oy vermediği için Apollon onu cezalandırmış, kulaklarını eşek kulağına çevirmiş.

Minerva - (Minerve) -Romalıların Athena'ya verdikleri isim. Eski Yunanlara göre, Athena üretici zekanın ve adaletli savaşların Tanrıçasıdır. Ülkeyi saldırılardan koruyan bir Tanrıçaydı Athena. Bir başka özelliği, Şehir Tanrıçası olmasıydı; uygarlığın, el sanatlarının, tarımın koruyucusu, dizginin yaratıcısıydı; atları ilk ehlileştiren oydu. Onun şerefine şehirlerine Athena adını vermişler. Yılan ve baykuş Tanrıçanın sembolleridir. Bir adı da Pallas'tır.

Nektar - Tanrıların içkisi. Onlara ölümsüzlük kazandırır. Homeros'a göre nektar kırmızı şarabı andırır. Tatlı bir tadı ve hoş kokusu vardır. Gençliğin ve güzelliğin sembolü olan Hebe Tanrılara onların ölümsüzlüğünü sağlayan ambrosia ve nektar dağıtır. Bazı yazarlara göre nektar yiyecek, ambrosia içecektir.

Nemesis - Gecenin kızı İntikam Tanrıçası. Aynı zamanda o, dünyada adaleti koruyan, haklıyı haksızdan ayırt eden bir ahlak Tanrıçası telakki ediliyordu.

Pallas - Zeka Tanrıçası Athena'nın bir diğer adı.

Pan - Yunan mitolojisinde ormanların ve ovaların, çoban ve sürülerinin Tanrısı. Hermes'le Penolope'nin oğlu olduğu inancı yaygındır. Sözcük olarak Yunanca da "bütün" anlamına gelir. Pitys adlı bir peri kızı Pan'a aşık olmuş, kendisine zorla sahip olmak isteyen rüzgar Tanrı Boreas' ın (Poyraz) elinden kurtulmak için çam ağacına dönüşmüş, Pan bu yüzden hep çam ağaçlarının altında dinlenirmiş, çam ağaçları da bu yüzden poyraz estiği zamanlar hazin hazin inler ve uyuyan Pan'ı gölgeleriyle güneşin kavuruculuğundan korurlarmış.

Pandaman - Ateş ve Sanatkarlık Tanrısı Hephaistos'un bir diğer adı. Bütün güzel kusursuz Tanrılar içinde en çirkini oydu. Homeros'un destanlarında, doğurduğu yaratığın çirkin olduğunu görerek kızan Hera'nın onu gökten fırlattığı ve Hephaistos'un yere düşüp bu nedenle topal kaldığı anlatılmaktadır. Yerde de, gökte de sevilen iyi yürekli bir Tanrıydı Hephaistos. Athena ile birlikte şehir hayatında büyük bir yeri vardı. İkisi de tarımı, uygarlığı, el sanatlarını korurlar, dokumacıları, demircileri severlerdi.Güzeller güzeli Afrodit topal ve çok fazla yakışıklı sayılmayacak bir görünüme sahip olan Hephaistos ile evlenmiş. Afrodit ve Hephaistos'la ilgili mit her ikisinin de temsil ettikleri sanat ve aşk kol kola olması gerektiğini vurgulamaktadır.

Pandora - Yeryüzünde yaratılan ilk kadın. Zeus'un emriyle Hephaistos tarafından hazırlanmıştır. Tanrılardan her biri ona kendi armağanını vermiş: Afrodit - güzellik, Hermes - kurnazlık vermiş. Zeus ise ateşi insanlara veren Prometheus'tan intikam almak için, Pandora'ya içinde bütün hastalık ve belaların bulunduğu bir kap vererek yeryüzüne göndermiştir. Epimetheus ona aşık oldu ve kardeşi Prometheus'un uyarılarını dikkate almadan onunla evlendi. Pandora kabın kapağını açtığında oradan bütün dertler ve belalar çıktı ve insanları sonsuza kadar takip etmeye başladı. Kabın içinde bir de umut vardı. İnsanlar onun sayesinde yaşamaya devam ettiler.   

Paphia - Aphrodite'n isimlerinden biri.    

Paris - (Aleksandros) Yunan mitolojisinde Troya kralı Priamos ile Hekabe'nin oğlu. Paris'in doğumundan önce annesi Hekabe bir rüya gördü; rüyasında bir alev topu doğurmuştu ve bu alev topu bütün şehri sarmıştı. Rüya'yı iyiye yormayan anne babası, Paris doğduktan sonra onu İda şehrine bıraktılar. Paris'i bir çoban yanına aldı, büyüttü ve eğitti. Eris oyun düzenlemiş ve Hera, Afrodit ve Athena'nın oturduğu ziyafet sofrasına, üzerinde 'en güzele' yazılı bir elma atmış. Elmanın kimin olduğu üzerine 3 güzel tartışmaya başlarlar ve Zeus'tan bu sorunu çözmesini isterler. Zeus işin içinden çıkamayınca, çareyi Troya Kralı Priamos'un oğlu Paris'i rehber ilan etmekte bulur. Güzellerden her biri kendisini seçmesi için Paris'e bir şey vaat ederler. Athena ona savaşta yenilmezlik gücü vereceğini vaat eder. Hera Paris'i Asya'nın hakimi yapacağını söyler. Paris Afrodit'e kanar ve dünyanın en güzel kadınını elde etmek için Afrodit'i yarışmanın birincisi seçer. Bu güzel kadın Sparta Kralı Menelaos'un karısı Helen'di. Paris, Afrodit'in yardımıyla Sparta'ya gider, Helen'i kaçırır, prensi olduğu Troya şehrine geri döner. Bunun üzerine hakarete uğramış Menelaos, Akha ordularını toplayarak Troya'ya savaş açar. Böylece 10 yıl sürecek Troya savaşı başlamış olur. Paris bu savaşta öldürülür.
 

Pegasos - Efsanevi kanatlı at. Perseus Okean'ın kaynağında Medusa'nın kafasını kestiği zaman onun kanından doğdu. Pegasos Musa'ların atı ve sanatın sembolü olarak görülmüştür.

Penelope - Odysseus'un karısı. Telemakhos'un annesi. Odysseus Troya savaşından sonra yıllarca evine dönemedi. Buna rağmen Penelope kocasına hep sadık kaldı. Penelope sadakatin sembolüdür.

Phantosos - Uyku'nun oğlu. Kayaya, toprağa ırmağa ve cansız varlıklara dönüşebilen bir Tanrı. Çevresi bir sürü yılanlarla çevrilmiştir.

Phobos - Ares'in yanından ayrılmayan arkadaşı. İnsana gelen korkunun simgesidir. Phobos 'dehşet' anlamına da gelmektedir.
    

Ploutos - Demeter ile İason'un oğlu. Zenginlik ve servet Tanrısı.

Pontos - Poseidon'un oğlu, Karadeniz'e adını vermişti.

Pothos - Aphrodite'n oğlu. Aşk arzusunun sembolü. Eros'un yanından ayrılmayan arkadaşıdır.   

Odysseus - İthake kralı. Troya savaşında kumandan. Troya'lıları yenilgiye uğratan tahta atı icat etmiştir. Troya savaşı bittikten sonra Odysseus uzun yıllar vatanına dönmek için mücadele verir. Dev Polyphemos'u, büyücü; Kirke'yi, peri Calypso'yu atlatarak ve bir çok zorluklardan geçerek sonunda İthake'ye ulaşmayı başarır.
 
Olympos - Yunan mitolojisinde Tanrıların yaşadığı dağdır. Thessalai'da olduğu yazılmaktadır. Orada Tanrıların Hephaistos tarafından yapılmış sarayları var. Olimpos Tanrıları - Zeus, onun karısı ve kız kardeşi Hera, kızı Athena; Zeus ve Hera'nın oğulları Ares ve Hephaistos; Zeus ve Leto'nun evlatları Apollon ve Artemis; Zeus ve Dione'nin kızları Afrodit; Zeus ile Maia'nın oğulları Hermes; Zeus'un kız kardeşi Hestia'dır. Son olarak Demeter ve Hebe.

Satyr'ler - Yunan mitolojisinde ikinci derecede gelen Kır Tanrıları. İnsansız yerlerde yaşarlar. Sivri uzun kulaklı, boynuzlu, yassı burunlu, keçi ayaklı, kısa kuyruklu ve gövdeleri baştan aşağı kıllarla kaplı yaratıklardır. Silenler adı ile de tanınırlar. Bazı kaynaklara göre, Dionysos'un uşaklığını yaparlar. Onları bazen ormanların ve çobanların Tanrıları olan Pan'larla karıştırırlar. Romalılar Satyr'lere Orman Tanrıları da demişler.

Selen - Yunan mitolojisinde ay Tanrıçası. Titanlar Hyperion ile Theia'nın kızı. Helios (Güneş) ve Eos (Şafak) un kardeşi.


Zeus - (Jüpiter) Zeus Tanrıların kralıdır. O Olimpos'ta altın tahtında oturur. Zeus başkan, Gökün hükümdarı, Yağmur Tanrısı, korkunç şimşeği fırlatan Bulut Toplayıcısıdır. Zeus çok güçlü bir Tanrı olsa da kaderi yönetmek onun elinde değildir. Kaderi Moir yönetmektedir. Durmadan aşık olur Zeus, kadınların peşinden koşar; bunu Hera'dan saklamak için de bütün ustalığını kullanır, yalanlar uydurur. Yunanların bu sonsuz aşk serüvenlerinden pek hoşlanmadığı düşünülmektedir. Zeus'un kuşu kartal, ağacı meşeydi. Tapınağı, meşe ağaçları arasında, Dodona'daydı.